Başlıklar
Her yıl Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlenen bir miktar paranın, yoksul Müslümanlara verilmesi anlamında bilinen Fıtır Sadakası, Ramazan Bayramı’na yaklaştıkça araştırılan bir konu haline gelmektedir. Fıtır sadakası, birçok kişi tarafından “Ramazan fitresi” olarak da adlandırılmakta ve bu konuda “Fıtır nedir?”, “Kimlere verilir?”, “Kimlere verilmez?” gibi sorular sorulmaktadır. İşte bu önemli konuyla ilgili detaylar…
İslam dininde, zengin olanların Ramazan ayı içerisinde yoksullara vermesi gereken belirli bir miktar sadakadır. Türkçede “fitre” olarak bilinen fıtır sadakası, nisab miktarı malı olan Müslümanların, Bayram namazına kadar vermeleri vacip olan bir sadaka türüdür. Fitre, kişi başına verilir ve ailedeki tüm bireylerin fitreleri, ailedeki büyüklerden biri tarafından ödenir. Türkiye’de her yıl, kişi başına verilecek olan miktar Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlenmektedir.
Halk arasında fitre olarak bilinen fıtır sadakası (sadaka-i fıtır); insan olarak yaratılmanın ve Ramazan orucunun tutulup bayrama ulaşmanın bir şükrü olarak, dinen zengin olan Müslümanların, Ramazan ayının sonuna kadar belirli kimselere vermesi vacip olan bir sadakadır. Vacip oluşu, sünnetle sabittir. Kişi, kendisinin ve küçük çocuklarının fitrelerini vermekle yükümlüdür. Peygamber Efendimiz, köle, hür, büyük, küçük, kadın ve erkek her Müslümana fitrenin gerektiğini ifade etmiştir.
Fıtır sadakasının vacip olma zamanı, Ramazan bayramının birinci günüdür; ancak bayramdan önce de verilebilir. Bu durum daha faziletlidir. Bayram günü veya daha sonrasında da verilebilir, ancak bayram namazından önce verilmesi müstehap kabul edilmektedir. Şafiî mezhebine göre, fitreyi bayramın birinci gününün akşamına bırakmak haramdır. Fitre, bir fakirin yaşadığı toplumun hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanması amacıyla verilmektedir. Günümüzde fıtır sadakası miktarı, kişinin bir günlük (iki öğün) normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktar olarak belirlenmektedir. Fitre, bir fakire verilebileceği gibi, birden fazla fakire de dağıtılabilir. Ancak, bir kişiye verilen miktar bir fitreden az olmamalıdır.
Fıtır sadakası, kişinin bakmakla yükümlü olmadığı yoksul Müslümanlara verilmelidir. Fıtır sadakası ve oruç fidyesini vermek durumunda olan kişinin, bu yardımlardan doğrudan ya da dolaylı olarak faydalanmaması esastır. Bu kural, zekât için de geçerlidir. Bu nedenle, bir kişi zekâtını, fıtır sadakasını ve fidyesini kendi usûl ve fürûuna (anne, baba, dede, çocuk, torun) veremez.
Hanefilere göre fitre verilmesi uygun olmayanlar şunlardır:
Şafiîlere ve Ebu Yusuf’a göre fitre, Müslüman olmayana da verilemez. Bunun dışında kalan kardeşler, teyze, dayı, amca, hala ve onların çocukları gibi akrabalar, zengin değillerse, zekât, fitre ve fidye alabilirler.
Ramazan bayramına ulaşan, temel ihtiyaçlarının ve bir yıllık borçlarının dışında nisap miktarı (80.18 gr. altın veya bu değerde) mala sahip olan Müslümanlar, kendileri ve velayetleri altındaki kişiler için fıtır sadakası vermekle yükümlüdürler. Ancak fıtır sadakası ile yükümlü olmak için gerekli olan nisap miktarı malın, “artıcı” özellikte olması ve üzerinden “bir kameri yıl” geçmiş olması şart değildir. Kişi, kendisinin ve ergenlik çağına ulaşmamış çocuklarının fitrelerini vermekle yükümlüdür. Bununla birlikte, kişinin ana-babası, büyük çocukları, karısı, kardeşleri ve diğer yakınları için fitre verme zorunluluğu yoktur. Ancak vekâletleri olmadan bu kişiler için ödeme yapılması geçerli kabul edilir.
Şafiî mezhebine göre ise fıtır sadakası vermek “farz”dır ve bunun için nisap miktarı mala sahip olma şartı bulunmamaktadır. Dolayısıyla, temel ihtiyaçlarının yanı sıra bayram günü ve gecesine yetecek kadar azığa sahip olan her Müslüman fitre ile yükümlüdür. Ayrıca varlıklı bir kimsenin, Müslüman olan eşi, çocukları, ana-babası ve diğer yakınları için de sadaka-i fıtır vermesi gerekmektedir.